Kudüs’ü Tramp gibi bir şarlatanın sözleri vesilesiyle öğreniyorsak, Hz. İbrahimin, Hz Davutun, Hz. Yusufun, Hz.İsanın, Hz. Musanın ve Hz. Muhammed Mustafa’nın Allah’ın emri ile değdiği yerleri bir küffarın, üstelik derdi tasası kavgadan beslenmek olan bir hokkabazın sözlerinden ve tavrından sonra öğreniyorsak vay halimize…
Kin, haset, cimrilik, tamahkarlık, öfke, gıybet ve maskaralığın bedenlerimizi işgali neticesinde büyük imtihanı unutmuşuz. Kılcallarımız olarak hemen hissetmemiz ve Müslüman tavrını Türklük mizacıyla dünyaya haykırmamız gereken bu günlerde kolumuzu kanadımızı kesmeye çabalıyorlar da henüz ne oluyorsunuz sorusunu yüreklerimizin derinliklerinde kuramıyoruz. Oyuna, oynaşa düşkünlüğümüzden Fatih’in Ayasofya’da namaz kıldığı yaşların bizlere yüklediği sorumluluğu bilemiyoruz. 576 yıl önce Yavuz’un feth ettiği Kudüs-ü Şerif’in açımızdan anlamını idrak edemiyoruz. 100 yıl önce Kudüsümüze saplanan haçlı ittifakının aslında Nil ile Fırat arasında var olacağım, devlet kuracağım diyen Siyonist İsrail anlayışına hizmet etmek için çabaladığını göremiyoruz. Ama en çok da dünyada 15 milyonu bulmayan Yahudi nüfusunun 1,5 milyarı geçen Müslüman nüfusuna dünyayı dar ettiği, açlığa, susuzluğa, yurtsuzluğa sürükleyerek; tefrikayı, bozgunculuğu tetikleyerek kurduğu oyunu anlamıyoruz. İşte en çok da bu acıtıyor bizleri.
Oysa gözü yaşlıdır Kudüs. 100 yıldır ağlamaktadır analar Kudüs’te. Mescid-i Aksa mahsundur yahudi bayrağının gölgesinde. Yanlızdır, yalnız bırakılmış, yalnız başına kalsın diye Yahudi entrikalarına kurban seçilmiştir Kudüs. Kime dokunsanız bin ah işitirsiniz Kudüste. Kendi atalarının Osmanlıya yaptığını sorgulayan Kudüs Müslümanları kalemle çizilen sınırlara inat, taşında toprağında var olan Türk elinin adaletine muhtaçtır bu günlerde…
Ya Rab! Şu anda bana ne nasip edersen ben ona fakirim diyen Hz. Musanın duasıyla
Ya Rab! Bize Kudüsü nasip et.
Murat KARATAŞ
