Türkiye’de kamu sendikacılığının geldiği pespaye tablo her kesimin tekraren düşünmesi gereken bir görüntü haline dönüştü. Bağlantılı ve bağımlı sendikacılığın maliyetine ne kadar daha dayanır bu sistem? Daha ne kadar yandaş pazarlığına maruz kalır kamu çalışanları? Daha ne kadar devletin kaynakları heba olur? “Bana sendikanı söyle sana partini söyleyeyim” anlayışı ne zaman son bulur?
Türkiye’de sendikacılık miadını doldurmaya koşar adım ilerlerken 2012 Toplu Sözleşme Görüşmelerinde %8+%8 ile masaya oturup Kamu Görevlileri Hakem Kurulu eliyle %3,5’e maruz bırakılan kamu çalışanlarını temsil ettiğini iddia eden KONFEDERASYON 2013’te neyin düzeldiğini görmüştü ki masaya %6+%6 ile oturmuştu?
Bugün olan da hiç bir şeyin değişmediğini açıkça ortaya koyuyor. Körler Sağırlar birbirini ağırlıyor. Sendikacılık fetret denizinin derinliklerine gömülmüş, biz kamu çalışanları da bir tiyatronun seyrinden bir şey Murad ediyor, beyhude bir beklentinin içerisinde kaybolup gidiyoruz. % 3.5 ile %4 arasındaki %0,5 lik artışla dört başı mamur bir hal alan kamu çalışanları sözleşmenin imzalandığı bu günü adaletin ve kalkınmanın günü olarak yad etmeye de hazırlanıyor!!! Üye kazanmak için bütün erdemleri yeri geldiğinde yerin dibine sokan bir milyon üyeli sendikanın, liyakati örseleyerek sessiz çığlıklara ve kamu yönetiminde grizu patlamalarına sebep olduğunu acaba kim ne zaman görecek???