Sendika Manipülatörlerine İthaf Olunur!

Murat-Karataş1Adaletle irade koymaları gerekenlerin döküp saçtıkları söz ve ifadeleri çıkarcılarının dışında kimsenin gönlünde yer etmemektedir. Sendika manipülatörleri ortaya koymuş oldukları ile çalışanları güvensizliğe itmekte örgütsel bağlılığı örselemektedirler. İktidarın gücünü kullanırken freni boşalmış araba metaforu gibi nereye çarpacağı belli olmayan bu tipler Türkiye’nin her bölgesinde, her ilinde benzer yöntemlerle tebarüz etmekte, liyakat, eşitlik, şeffaflık gibi kavramları buruşturup çöp sepetine atmaktadırlar. Unutulmasın ki kaynağını Hak’tan almayan her güç kullanımı mutlaka kullanıcılarına geri dönecek ve nezaket yoksunu davranışları, asıl olan vicdan tapelerinde kayıt altına alınacaktır. Ancak görülen o ki bu arkadaşlar Ya benimsin ya toprağın sözü ile çevrelerini işgal etmekten geri durmayacaklardır.

Bugün eğitim camiası ile diğer kamu kurumlarında da topluca yaşadığımız ortak problem, erkin gücünü iliklerine kadar kullanarak kraldan çok kralcı davranan, zalimane bir eda ile çalışanları tasnif eden, mevki ile, makam ile, maaş ile terbiye etmenin anlamlı olduğunu düşünen idrak fukaraları ve onların yapmış olduklarıdır. Alemlerin Rabbi mealen, “Yeryüzünde gururla yürüme. Muhakkak ki sen yeryüzünü asla hareket ettiremezsin ve asla dağların boyuna erişemezsin” ayeti ile mesaj veriyor.   (Gururla yürüme ya da böbürlenerek yürüme, ya da kibir ve azametle, ya da mütekebbirane  halde ya da kabara kabara ya da ‘insolence’ or not exultant.) Rabbinin katında bunların hepsi beğenilmeyen kötü şeylerdir. (İsra 38)

Tarihi takip etme gibi bir derdimiz yok. Vazifelerimizi icra ederken kırmak, örselemek gibi bir meselemiz yok. Yaşarken de ölürken de varlık sebebimizin idrakinde olmak, gördüğümüz yanlışlara cesaretimizle ve irademizle karşı durmak durumundayız. Sendikal sayım aylarına, yönetici atamaları ile ilgili yönetmelik sopası da eklenince önceki yıllara nazaran şiddeti artmış oldu, içinden geçmekte olduğumuz dönemin. Tekerrürden ibaret yaşadıklarımızın hayatımıza koyduğu imtihan mesafesinden öte değil aslında. Nedir öyleyse bu yaşananlar? Kendinizi mi buluyorsunuz? Eşyaya gösterdiğiniz hürmetin, Nasrettin hocadaki karşılığını ne idi? Nedir bizi sizi ayıran? Yaptıklarınızın marazi olduğunu anladığınızda geç olmayacak mı? Yaşlandığınızda, yorulduğunuzda… ya hu öldüğünüzde şimdi yaptıklarınız arkanızdan nasıl gelecek?  Yeni sözler, yeni türküler yenilenenler için anlamlıdır. Güce tapmayın. Nice dualar dururken beddualara konu olmayın.

Çok şükür ki; seferle yükümlüyüz ve seferle yükümlü olduğunun bilincinde olan dostlarla beraberiz.

Çok şükür ki; tembellik marazı ile boğuşan ve değerleri için yaşayan dostlarla beraberiz.

Çok şükür ki;  rütbelerin insanların önüne geçtiği bu dönemde, insanı yüceltenin ne olduğunu bilenlerle beraberiz.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önce LİYAKAT, sonra HAK..!

GİRİŞ YAP