Bizler Besmelemizi çekerek başladık. Lakin öyle görülüyor ki 21 Eylülde okullar açılamayacak. Covid 19, korku pandemisi olarak mutasyona uğrayıp sağlıklı düşünmemizin önünü örtmeye başladı. Eğitim ve öğretime dair mevcut düzenlemelerin ve uygulamaların tamamına yakınını gözden geçirmek gerekiyor. Bu yenilenme dönemi birçok konuda bizleri etkileyecektir. Bununla birlikte bilinmesi gereken emeğini sevdasıyla buluşturan, neslimizi yetiştirmenin telaşını yüreğinde yaşayan bütün öğretmenlerimiz, branşı ne olursa olsun bu süreçte de değerlidir. Ve bu değer günlük çekişmelerin, sosyal medya üzerinden körüklenen kavgaların, algılara hücum eden art niyetli düşüncelerin gölgesinde kalamayacak kadar da önemlidir. Bu manada sorumluluklarımızın bizlere yüklediği vakarı muhafaza etmek gerekir.
Okul tabanlı yüz yüze eğitim, salgının seyriyle birlikte yerini dijital platformlara, zoom’a, connect’e, skype’a ve benzer programlara bıraktı. Uzaktan eğitimler kapsamında temel eğitim ve orta öğretim kurumlarının birçoğunda sınıf şubeleri birleştirilerek mesai saatleri gözetmeksizin hafta içi ve hafta sonu uygulanan derslerle yeni bir dönem ortaya çıkmış oldu. İnteraktif yöntemler şimdilik rafa kalktı. Sınıflar öğrencilere hasret kaldı.
Salgınla birlikte birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da eskiye dönülmeyeceği bir gerçektir. Beklentimiz odur ki, Yeni durumla birlikte derslerin bir kısmının yüz yüze bir kısmının ise uzaktan yapılabileceği göz önünde bulundurularak eğitim öğretim faaliyetlerinden sorumlu öğretmenlerimizin tamamının muhtemel mağduriyetlerinin önüne geçilmesi, nimet külfet dengesinin sağlanabilmesi açısından ek ders yönetmeliğinin acilen düzenlenmesi gerekmektedir. Topyekûn bir mücadelede elbette bizler de varız. Salgın ile birlikte geliri düşen kim varsa yanında olma iradesini ortaya koyarken, içinden geçmekte olduğumuz bu naif dönemi fırsata çevirmeye çalışanlara da asla prim vermemeliyiz.
