Adab-ı muaşeret, yani bir toplumu ayakta tutan asgari nezaket, saygı ve görgü kurallarını hiçe sayan, hem sosyal hem de tarihi değerlerimizle örtüşmeyen, hız ve haz temelli bir cereyanı işin merkezine koyarak tüketmeyi maharetmiş gibi allayıp pullayan her tür etkinliği, ulusal televizyon kanalları yanında dijital dünyanın seyir platformları üzerinden yayın yapan ve Türk Milletinin vakarına asla yakışmayan programları, teşhirciliği meşrulaştıran ahmakları, konuşmayıp küfreden ve bu suretle de yediği kaba pisleyen bedbahtları, tembellik ve dedikodu marazası ile zamanı tüketenleri en şiddetli biçimde kınıyoruz.
Bununla birlikte, toplumsal cinsiyet ve sapkınlığın zirve yaptığı LGBT safsatasına karşı bütün akıl sahiplerinin, gelecek nesilleri bekleyen tehdit ve tehlikenin farkına varıp tedbir almasının ayrıcalıktan öte zorunluluk olduğunu ifade ediyoruz…
Türkiye maziden aldığı ecdat bakiyesi medeniyeti ile ülke sınırları içerisinde olduğu kadar dışarıda da takip edilen, aranan, dua edilen, merak edilen bir devlettir. Türk Milletinin sorumluluğu coğrafyaları, sınırları çoktan aşmışken bizi takip etmek için kumandasının tuşlarına dokunan bir Arnavut’un, bir Boşnak’ın ya da bir Azerbaycan Türkünün, bizi yaşamak ve tanımak için seyredeceği programlar asla bu seviyesiz programlar olmamalıdır. Kaldı ki bu fecaat, en başta 82 milyona zulümdür. Aynı zamanda RTÜK için de bir sorumluluktur.