Bizler âlemlere nizam verme sevdası ile tanıştığımız kutlu mücadelede kelimeleri ve kelimeleri maharetle cümlelerde birleştirmeyi çok sevdik ama bir türlü fark edemediğimiz manalarına ve derinliklerine yenildik. Sevdalandığımız değerler saklı bir bahçedeki misk kokuları gibi buram buram tüterdi hayatlarımızda, ödenmesi gereken bedellerine yenildik. Kopmayacak bağlarımız, koparılamayacak sadakatimiz vardı ağızlarımıza pelesenk ettiğimiz, icra edişlerimize yenildik. Anadolu’nun yüreğinden çıkan türkülerin sözlerini ve nağmelerini hep sevdik lakin bir türlü anlayamadığımız ruhlarına yenildik. Hani kıvama gelerek ellerin yurdunda çiçek açarken, bizim ile kar geliyor gardaşım, bu hududu kimler çizmiş gönlüme dar geliyor, dar geliyor gardaşım, dizelerini haykıranların anlatmış oldukları hikâyeleri çok sevdik de aynı hikâyeleri anlatanların bizlere yaşattıkları hikâyeden hayatlara yenildik. Gül beklediklerimizin dikenlerine yenildik. Çapı yüksek olanların alçaklıklarına yenildik. Uzaklarda efsane olanların yaklaştıkça devşirme duruşlarına yenildik. Hani yoklukta bölüşmeyi bilenlerin varlıkta vahşiliklerine yenildik. Yürek devleti kuracak olanların yüreksizliklerine, hafif meşrepli oluşlarına yenildik. Oysa kısır kalmış sözlerin ötesinde vakarla ve birbirini tamamlar nitelikte adım adım bir mücadele yapmak isterdik. Taş üstüne taş koymak isterdik. Taştan medeniyet kurmak isterdik. Taşın mahiyetini bile kavrayamayan içimizdeki taş kafalılara yenildik. Taş gibi hare duranların bırakıp gitmelerine yenildik. Şikâyeti maharet, sevdalarını meslek edinenlerin, mesnetsizliklerine yenildik. Hep omurga dedik ve ne yazık ki omurgasızlarımıza yenildik.
Evet yenildik. Yenildik de yorulmadık çok şükür. Rabbim bizleri yorgunlukla, tembellikle sınamasın. Türk Milleti olarak rehavet en büyük düşmanımız. Tarihe bakın ne zaman cenk meydanlarında, at sırtında yollara revan olmuşuz, devlet olmuşuz. Ne zaman düşmanın hediyelerine tamah etmişiz zelil olmuşuz. Zinde durmak, mazlumun yanında olmak, zulme ve zalime karşı dik durmak sorumluluğumuz. Yılgınlık en bedbaht düşmanımız. Rabbim bizleri boş yaşayanlardan eylemesin. Biliriz ki seferdir yükümlülüklerimiz. Gayret, mücadele, niyet, umut bizimdir ve çabalarımızın neticesi Allah’ın. Dolayısı ile bize ait olmayan için hayıflanmak ve zaferleri göremediğimiz için biçare kalmak, ümitsizliğe kapılmak nafile. Yenilgilerden ders çıkarıp, her adımımızda yeniden bir cemre gibi toprağa düşmek, yeniden tertemiz besmele ile vazifemize yönelmek. Bunun için de ne yapıyorsak, nerede duruyorsak gereğini liyakat ölçülerinde önce liyakat sonra hak desturunca yüklenmek.
İzah edişlerimiz çerçevesinde mücadele etmeye çabaladığımız ve liyakati, adaleti, erdemi kurumlarımızda teneffüs ettirme mücadelesi verdiğimiz sendikacılığımız siyasetin ve çıkar merkezlerinin güdümünde olmayacaktır. Sendikaların siyasetle kurdukları malum bağın ilanı niteliğinde başbakanın bir konfederasyonun kürsüsünde konuşması esnasında ortaya çıkan algıya dair yaşadıklarımız Sendikal Fetret dönemini başlatmıştır. Sivilleşmesi murad edilen kamu sendikaları batabildiği kadar batmıştır siyaset çukuruna. 50 senede itibarı işçi organizasyonları tarafından yitirilmiş sendikacılık, kamu çalışanları tarafından kurulan sendikalarla 20 senede ayaklar altına alınmıştır. Sivilleşmek için sendikaların yapabilecekleri rafa kalkmış, İktidar söylemleri ve cılız irade beyanları ile sendikacılığı cüssesine uygun yapmayanların baktıkları pencereler manasız bırakılmıştır. Kamu sendikacılığında gücü ellerinde bulunduranların ortaya koydukları irade mesleki ahlak sınırlarını çoktan geçmiştir, bütün eğitim camiasın hasta etmiştir. Buna karşılık Birlik Eğitim Sen olarak bizler sendika sorumluluğumuzu üyelerimizin maddi ve manevi hassasiyetlerini gücümüz yettiğince el üstünde tutarak sağlama kararlılığımızı devam ettiriyoruz. Kimseye umut satmıyor, makam mevki dağıtmıyoruz. Üyelerimizin zaman zaman karşılaştıkları izah ve izan fukarası teklifleri işitiyor, duyuyor eğitim camiasının bütünü için, kamu vicdanı ve geleceğimiz için üzülüyoruz…
Buluşuncaya kadar, Allah’a Emanet olun.
…