Gömleğin ilk düğmesi diyoruz yanlış iliklendi. Gerisini bir türlü çözemiyoruz. Talih diye tarif edilmişti kamu sendikacılığı. Mevziisini terk edenlerin, pusulasını şaşıranların, vazifesini unutanların, hırslarına mağlup olanların, velhasıl tarifsiz yanlışlara gark olanların kaynağı oldu. Tüketti irade koymayı, çalışanın alın terine sahip olmayı, emeğini hasredenin sorumluluğunu muhafaza etmeyi. Daha yolun başında şaştı pusulasını, unuttu vazifesini, dağıttı taşıması gerekenlerin umutlarını, sarıldı siyasetin eteklerine ve kaybetti kuruluş umdelerini…
Üzüm üzüme baka baka karardı. Memur da sendikasından muradını gözden kaçırdı, ıskaladı meselenin aslını. Tayin, terfi, imkân, imtiyaz derken kamu sendikacılığında yeni amaçlar mubah sayıldı. Üyelik iradesi başka mecralarda anlamını aradı. Yapılan yanlışlar her defasında gözden kaçırıldı. Memur vakarı, gerçek irade, sivil inisiyatif bir türlü ortaya çıkmadı.
Şimdi 6.Toplu Sözleşme Metninin hükmünü yitirmiş olmasını izah edecek, sahte kahramanlıkları dillere destan, yetkili bir-sen arıyor kamuoyu…
Masa başında oturmak için kamu çalışanları ile köşe kapmaca oynayan, gücü eline aldığında her türlü seviyeyi kendine mubah sayan, kabalaşmayı erdem, iftira atmayı ahlak zanneden, zaman zaman rütbesini zaman zaman hocanın ifadesi ile kürkünü yemeğe buyur eden çapsızları arıyor kamuoyu…
Bir milyonla dört başı mamur, memur ahkâmını bir türlü gerçekleştiremeyip, korku ve entrika ile üyeler üzerinde baskı kuran ve maalesef bu baskıda birçok kez başarı sağlayan, lakin yanlışa yanlış demenin zamanı geldiğinde köşe başından kaybolan bir-sen arıyor kamuoyu…
Bir de sen’in ortaya koyman gereken iradeyi, büyük harflerle okuman gereken hakikati arıyor kamuoyu… Önce Liyakat sonra hak için mücadele etmeni, nerede olduğunun değil nereye varmak istediğinin sorumluluğunda dosdoğru olmanı bekliyor kamuoyu…