Abdurrahim Karakoç (1932 – 2012)

Paylaşmak İster misiniz?

Share on facebook
Facebook'ta Paylaş
Share on twitter
Twitter'da Paylaş

Yorum Yapabilirsiniz

7 Nisan 1932 yılında Kahramanmaraş’ta doğan Karakoç’un şiir merakı küçük yaşlardan gelmektedir. Şiire merakının bir sebebi de ailesinde dedesi, babası ve kardeşlerinin şair olmasıdır. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 1964 yılında ”Hasana Mektuplar” ismi altında kitap haline getirdi. 1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi ve 1981 Mart ayında emekli oldu.

Şiirlerinde esas unsur olarak insanı ele alan şair, şiirleri yüzünden otuza yakın mahkemeye verildi fakat hepsinden beraat etti. 1985 yılından beri gazetecilik yapan Karakoç, bir ara politikaya girdi ve ayrıldı.

Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı:

‘Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım’

30 yılı aşkın bir zaman içinde kitapları baskı üstüne baskı yenilemektedir. Bilhassa VUR EMRI adlı kitap günümüz şairlerinin hiç birisine nasip olmayan kabulü görmüştür.

KENDİ DİLİNDEN, KENDİ TARİFİ

‘Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 1932 yılında dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, ‘Özlenecek neresi var? ‘ diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıştım.

Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.

Bana gelince:

Sağolsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, ‘bilimsel’ cüppeliler, entelektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üçkağıtçılar vs. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum.

Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular.

En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim. Allah (cc) kısmet ederse…’

Evli ve 3 çocuk babasıydı.

7 Haziran 2012 günü 46 gündür tedavi gördüğü Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde vefat etti.

Kıymetli büyüğümüz ve şairimizi vefatının sene-i devriyesinde saygı ve rahmetle anıyoruz.

KÖŞE YAZARLARI
Birliksen

Biz Aslında Ne İstiyoruz?

Günlerdir medya üzerinden sürdürülen, seviyesi ve üslubu ile kardeşliği, ağabeyliği örselemiş olan yazıları, sözleri görünce asıl maksadın ne olduğunu, eğitimle, gelecek nesillerimizle nasıl bağlantılı olduğunu, millet sevdalıları olarak yaşanan bedbahtlığı, sorguluyoruz.

Devamını Oku »

Önce LİYAKAT, sonra HAK..!

GİRİŞ YAP