Türk Milleti 16 Nisanda doğrudan demokrasi olarak tarif edilen Referandum esnasında tercihini sandığa yansıtacaktır. Ve çıkan sonuç kayıtsız şartsız bizim başımızın üzerinde olacaktır.
Siyasi yapıların, siyasi organizasyonların, siyasi partilerin elbette irade beyanları, millete anlatacaklarını kodlayacakları tercihleri olacaktır. Buna karşın sivil toplum kuruluşlarının içtimai hayatımızda yükselmekte olan gerilimi ziyadesi ile düşürmek gibi, birliğimizi muhafaza etmek gibi, kılcallardan ana bedene uzanmaya yol arayan kanamaların önüne geçmek gibi bir sorumluluğu vardır. Ve bu sorumluluk bizim Nisan sonrasında da birbirimize muhtaç olduğumuzun tezahürü olmalıdır. Geleceğe dair yaşanılacak bu süreçte bizlere düşen siyasilere içi boşaltılmış, karşı tarafı suçlayıcı cümlelerden kaçınmaları gerektiğini sesli bir şekilde ifade etmektir. Kendi doğrularını anlatmaları gerektiğini korkusuzca seslendirmektir. Manipülasyondan uzak durmalarını öğütlemektir.“Evet olursa facia olur”, “Hayır çıkarsa biteriz” tarzındaki ifadelerin hiçbir anlamı yoktur. Evet’in Hayır’ı tahkir etmesi gibi Hayır’ın da Eveti tahkir etmesi anlamsız olmakla birlikte milletimiz önünde cereyan etmesi ayrıca talihsiz olacaktır. Yaptığımız tartışmalarda Gönül yıkarak, baskı kurarak, dar ederek, küfrederek, hakir görerek varılacak bir menzil yoktur.
Aslında bütün meselemiz tarafımıza açılan ömür parantezinde yaptıklarımızın anlamlandırılabilmesi adına parantezin dışındaki sıfır çarpanını bire çevirebilme meselesi olmalıdır. Allah her birimizin imtihanını muzaffer kılsın. Vatanımızı, dirliğimizi, birliğimizi korusun.
