Yine Milli Eğitim, Yine Öğrencilerimiz!

Murat-Karataş1Eğitim sisteminin ortaya çıkardığı sorun olarak bilinen ya da eğitim sisteminin açıklarının telafisi için kendini sistemin içinde bulan dershanelerle ilgili Milli Eğitim Bakanlığının çalışmaları, maalesef Değişim Yönetiminin gereklerinden uzak seyretmektedir. Değişim isteği, toprağa atılan tohum gibidir. Beslenmesi, büyümesi zaman alır. Meyvesinin tatlanması, olgunlaşması beklenir. Toprak, hava, su her biri değişim sürecinin etkileyenidir. Değişim yönetimi bu faktörleri göz önünde bulundurduğunda ve gereği gibi davrandığında pozitif ve anlamlı sonuçlara ulaşır. Değişimin her adımı, her aşaması ilgi, mücadele, çaba gerektirir. Üstelik bu mücadele gerekli fakat asla yeterli de değildir.

Milli Eğitim Bakanlığının son 10 yılında değil, dershaneler var olduğundan beri tedbir cümleleri kurma ve gereğini yapma mukabilinde açıklamalar ilgili yöneticiler tarafından her dönem söylenegelmiştir. Ancak dershanelerin varlık sebebi olan mevcut sistemdeki eksikliklerin halli adına olumlu adımlar atılmamış ya da atılan olumlu adımların takibi, devamı sağlanamamıştır. Problemin kaynağı dershaneler değildir ki şimdilerde kapatıp feraha erelim. Dershaneler eğitim sistemindeki kökleşmiş çözüm bekleyen problemlerin sadece sonucudur. Evet dershaneler eğitim eşitliğinin önündeki bir engel olarak da görülebilir ve bunun haklılık payı da vardır. Ancak sayın Bakanlık yetkilileri, gayeniz çözüm ise yanlış yere neşter attınız. Eğitim Sisteminin etkinliği ile alakalı kökleşmiş problemleri çözdüğünüzde zaten dershanelere olan ihtiyaç kendiliğinden nihayetlenecek.

Üzülerek takip ediyoruz ki sayın Başbakanın geçtiğimiz yıl içerisinde dershanelerle ilgili söylediği sözlerin yerine getirilme gayreti, eğitimde öğrencilerin başarısı ve devamlılığının, Türk Milletinin geleceğinin yetiştirilmesi hassasiyetinin ötesine geçmiş, bir inatlaşmayı tetiklemiştir.

Birlik Eğitim-Sen olarak diyoruz ki Türkiye’de eğitim hamlesi son on yılda iktidarın zayıf karnıdır. Parçalı başarıların var olduğu ancak bütüncül olarak sınıfta kaldığı yanıdır. Şöyle söyleyebiliriz reformist uygulamaları ile süreçte takdir toplayan ve bunun millet vicdanında karşılığını da bulan iktidarın Milli Eğitime dair ideal cümlesi, bugün tam günlü eğitime geçilmiş, birleştirilmiş sınıf uygulaması tarih olmuş, sistem dışından dahil olunan ve bedel ödenen her türlü eğitim aktivitesi sisteme entegre edilmiş ve organizasyonda yerini almış bir sistem kurgusu olmalı idi.

Ancak bunlar mümkün olmadı. Mümkün olmadığı gibi kararlar, değişim düşünceleri Milli Eğitimde derinlikten yoksun bir şekilde tecelli etti, işin kötüsü ortaya çıkan çatışmanın asıl bedelini bu sürede hep öğrenciler ödedi. Bazen velilerle, bazen öğretmenlerle, bazen yöneticilerle, bazen eğitim girişimcileri ile ama her birinde daima öğrenciler vardı ve bedel ödeyenler öğrencilerdi. Bakanlık     28-29 Kasım tarihlerinde 8. Sınıf öğrencilerine yönelik gerçekleştirilecek sınavın gereklerine odaklanacakken böylesi bir hamle ile yine zamansız, izahsız, izansız duvara toslamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önce LİYAKAT, sonra HAK..!

GİRİŞ YAP