Bir ülke insanı birkaç türlüdür diyor Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig kitabında. Allah mekânını cennet eylesin. Onlardan biri bilginlerdir(akademisyenler). Ve onlar insanı mutluluğa ve ikbale kavuştururlar. Yalnız iradelerini, coğrafyasının, milli mefkûresinin dışına kiralayanlar için erdem dolu cümle kurmak mümkün değildir. Bölücü rüzgârların etkisinde kalan bu ahmak akademisyenler elbette gerektiği gibi muameleye maruz kalacaklardır. Lakin daha anlaşılmazı barış hokkabazlığı altında yer aldığı gaflet cephesini ilk tepki gününde terk eden tiplerdir ve en çok dikkat edilmesi gerekenlerde onlar onlar gibilerdir.
Sonra aynı kitapta devletin üç sorumluluğundan bahseder. Ülke menfaatlerini muhafaza etmesini, yasaları adaletle uygulamasını ve yol kesici haydutları ortadan kaldırmasını bir zorunluluk olarak tarif eder. Medeniyet geleneğimize, birliğimize yüzyıllar içerisinde tasallut eden hainlerden öğrenmişiz ki Devlet mekanizması yavaş yol alsa da hainlere karşı elbet gereğini yapar. Ey kötülüğe meyletmiş hain olmayı tercih etmiş günahkâr, Allah, sana her türlü iyiliği yapman için fırsat vermişken kendini ateşe atma. Dünyan başına yıkılacak ahiretini de yakma.
8-10 yaşındaki çocukları dağa çıkarıp PKK terörünün kucağına atılmasına biz o küçük canları düşünerek tepki veriyoruz. Ya siz her fırsatta devletine, ülkesine en gariz cümlelerle yüklenen, kürt insanının meclisteki sözcüsü iddiasını dillendirmekten geri durmayan terörist oynaşmaları, ateşi yastık, yılanı kendine yatak edinenler, ebet müddet olan devletinize hazımsızlık besleyeceğinize, doğuda var olan terör belasına isim vererek lanet okusanız, annelerin elinden çocuklarını koparan bu vatansızlara karşı dik dursanız… Ama nerde? Uluslararası hukuk, insan hakları evrensel beyannamesi, hümanist serzenişler. Daha neler neler. Eline silah alanlar, devlete karşı, millete karşı hendek açanlar için sözünüz nedir. Okula bomba atanlar için ne dersiniz. Çocukları teröre zorlayanlara karşı siyasi eyleminiz nedir? Hala utanmadan meseleyi dünyanın gündemine servis edersiniz. Sizin derdiniz belli. Bin dokuz yüz doksanlarda olduğu gibi tutuklanmak için neler neler verirsiniz… Deniz bitti yolun sonu görüldü der büyüklerimiz. Devleti romantik cümlelerle tarif etmeyeceğim. Merhamet etmeyene merhamet etmeyecek devlet. Yıllardır çözüm süreci diye Türk’ün dillendirilmesini ırkçılık diye dayatanlar bilsin ki, Türkiye benim diyen herkesin vatanıdır. Ancak yine bilinsin ki bu anlayışı ortaya koyan medeniyetinin adı Türk Medeniyetidir. Ve bizleri sımsıkı biz yapan İslam kardeşliğidir. Onun için insanlığı bozulanların imanı bozulur. İmanı bozulanın sonu hüsran olur.
